“İş, Bilenindir: Girişimcilik Modelleri - Yeni Nesil Yönetişim Anlayışı”

İstanbul Kültür Üniversitesi Meslek Yüksekokulu, “İş, Bilenindir: Girişimcilik Modelleri” webinar serisi kapsamında 26 Ocak 2021 Salı günü “Yeni Nesil Yönetişim Anlayışı” başlıklı etkinlik düzenledi. Moderatörlüğünü Öğr. Gör. A. Berrak Köten, Öğr. Gör. Dr. Barış Safran ve Öğr. Gör. Burak Öçlü’nün üstlendiği etkinliğe konuşmacı olarak katılan IT Governance kurucusu Cantekin Ertekin, kurumsal yönetişim kavramı ve alandaki güncel gelişmeler hakkında önemli konulara değindi. 

Kariyer hayatına Koçtaş ve Hyundai gibi önemli markalarda İç Denetçi olarak başlayan Ertekin, iç denetimi; kurumlara, ulaşmak istedikleri hedeflerle mevcut durum arasındaki farkın belirlenmesi, analizi, denetimi, güvence ve danışmanlık verilmesi olarak tanımladı. Kariyerine NN Group’ta IT-Üst Düzey Yönetişim pozisyonunda devam eden Ertekin, yeni normalin uzaktan çalışma olduğunu vurguladı. Son olarak yine IT alanında faaliyet gösteren Sabancı DX’te danışman olarak çalıştığı projeyi tamamlayan ve IT Governance Kurucusu olan Ertekin, üniversiteler bünyesinde gerçekleştirilen, sektör ve akademi arasında köprü vazifesi gören etkinliklerin önemine de dikkat çekti. 

IT Governance için “öğren, geliştir, paylaş” felsefesiyle yaklaşık bir yıl önce yola çıktıklarını belirten Ertekin, kendilerini IT odaklı teknolojik gelişimleri analiz edip birbiriyle paylaşan, birbirinden öğrenmeyi amaçlayan, kâr amacı gütmeyen bir topluluk olarak tanımladı. Amaç ve faaliyetlerini; çeşitli yabancı kaynakların çevirisi ve paylaşımı, konusunda uzman kişilerle webinarlar, bilgi deryasından parçalar sunmak, yaşam boyu öğrenme felsefesiyle sürekli gelişim sağlamak olarak özetleyen Ertekin, COVID, teknoloji, dijitalleşme, Z kuşağı, yönetişim kavramları arasındaki ilişki ve gelişmelere ilişkin ilginç istatistikler paylaştı. Webinar boyunca teknoloji ve dijitalleşmenin getirdiği avantaj ve dezavantajlarla birlikte yönetişim anlayışı nasıl değişti, iş hayatına entegre olmasıyla birlikte nasıl bir yönetişim modeli gelişti gibi sorulara cevap arayan Ertekin, pandemi sürecinin dijitalleşmeye etkileri konusuna da ayrıntılı olarak değindi.

COVID hayatımızı nasıl değiştirdi?

COVID ile beraber global gayri safi hasılanın keskin bir şekilde düştüğünü belirten Ertekin, dünya genelinde bir fakirleşmenin söz konusu olduğuna dikkat çekti. Durumun çok değişken ve dinamik olması nedeniyle (aşı çalışmalarının etkinliği, ekonomik önlemlerin geçerliliği, vb.) 2021 ve ilerisine dönük doğru tahminler gerçekleştirmenin çok zor olduğunu söyleyen Ertekin, “dünya dijitalleşirken dijital de dünyalaşıyor” dedi. Bu süreçte üretim, turizm ve perakendenin en çok olumsuz etkilenen sektörler olduğunu belirten Ertekin, bankacılık, finansal hizmetler, sigorta ve kamu sektörünün daha dirençli olmasını beklendiğini ifade etti. Pandeminin etkisinin henüz tam olarak ortaya çıkmadığını ileri süren Ertekin, dijitalleşme ve yıkıcı inovasyon çağıyla beraber etkilerin, önümüzdeki yıllarda daha fazla gözlemleneceğini söyledi. 

Bir dijitalleşme projesi olsaydı, bu kadar hızlı sonuç alamazdık, diyen Ertekin, dijital dönüşümde beş yılda alacağımız yolu, pandemi nedeniyle neredeyse birkaç ayda aldığımızı belirtti. 

Kritik Veriler

2018-2019 arası dünya nüfusu %1 artarken, sosyal medya kullanıcı sayısı %12 arttığı bilgisini paylaşan Ertekin, Pandemi ile beraber aradaki farkın çok daha fazla olduğu tahmin edildiğini ifade etti. Apple’ın 1 trilyon dolar değere ulaşması 42 yıl sürerken, 1 trilyondan 2 trilyona çıkması ise 20 hafta (Mart-Ağustos arası) sürdüğünü belirten Ertekin, Facebook, Netflix, Youtube gibi diğer markalardaki artışların da çok yüksek boyutlarda olduğunu söyledi. Netflix her geçen gün üye sayısını artırıyor, Zoom 20 milyon kullanıcıdan 200 milyon kullanıcıya erişti. Tesla’nın sadece dünyanın en değerli otomobil şirketi olmadığını; Toyota, Wolkswagen, Daimler ve Honda’nın değerlerinin toplamını da geçtiğini belirten Ertekin: “Burada ilginç olan şu ki, Tesla 2020 yılında 400 bin araba üretti; diğer markalar ise toplamda 26 milyon adet araba üretti” dedi. Bunun nedenleri noktasında üretimin miktarının değil, üretilen ürünün katma değeri ve ne kadar teknoloji-inovasyon-tasarım içerdiğinin önemli olduğunu ifade eden Ertekin, COVID süreci, sadece teknoloji ve sistemlerde bir değişim yaratmadı, aynı zamanda yönetim ve yönetişim alanlarında da köklü değişiklikler yarattı, dedi.

Geleneksel Yönetim Anlayışı Yerine, Yeni Nesil Yönetişim Anlayışı

Yönetişimi, iletişim ve yönetim kavramlarının harmanlanması, yönetilenin yönetime katılması, etkin iletişimle paydaşların karar alma ve yönetim süreçlerine dahil olması olarak tanımlayan Ertekin, paydaşların ise çalışanlar, müşteriler, tedarikçiler, devlet gibi kurumların etkileşim içerisinde bulunduğu tüm kişi ve kurumlar olduğunu ifade etti. BT yönetişimi ve uyumluluk süreçlerini geliştirme konusunda güçlü bir geçmişe sahip olan Ertekin, yönetişime ilişkin şu açıklamalarda bulundu:

Yönetişim belli ilkelere dayanır ve iyi yönetişim bu ilkelerin ne kadar benimsendiğine bağlı olarak sağlanır. 2001 yılında Avrupa Toplulukları Komisyonu tarafından hazırlanan Beyaz Kitap’ta iyi yönetişimin temelini oluşturan 5 ilke: açıklık (şeffaflık), katılımcılık, hesap verebilirlik, etkililik ve tutarlılık olarak vurgulanmıştır. Günümüzde farklı kaynaklarda bu ilkelere ilave olarak sorumluluk, adillik, hukuka bağlılık gibi farklı ilkelere de yer verilmiştir.

Önemle vurgulanmalıdır ki, iyi yönetişim; bir dizi ilke ve kuralı listelemekle başarılabilecek bir hedeften daha çok, o ilke ve kuralların yetkili kişiler ve kurumlar tarafından nasıl algılandığı ve ne ölçüde uygulamaya konulmasıyla daha yakından ilgilidir.

Yönetişim aynı zamanda yöneten-yönetilen ilişkilerini biçimlendiren bir kültürdür; etkileşimlere yön veren yol haritasıdır, karar verme, kaynak tahsisi, önceliklerin belirlenmesi ve çatışmaların çözümü süreçlerinde esas alınan usul ve üsluptur.

Yönetişim İlkelerinin Avantajları

Açıklık (Şeffaflık): Yetkililerin karar alma süreçlerini ve kararlarını, diğer paydaşlara eşit, açık ve anlaşılır olarak gerçekleştirmesidir. Kararlarda anlaşılır dil kullanılmalı ve kararlar paydaşlar tarafından ulaşılabilir olmalıdır.
Katılımcılık: Projelerin yapılması ve uygulanmasında katılımın olması paydaşlara projelere sahip çıkma hissi verir ve daha başarılı sonuçlar elde edilmesine katkı sağlar. Potansiyel riskler erken fark edilir ve maliyetler azalır. Karar alımına katılan paydaşlar başarı ve başarısızlığı üstlenirler. Katılım sadece karar alma sürecine katılım olarak algılanmamalı, etkilenecek paydaşların bilgilendirilmesi şeklinde de değerlendirilmelidir.

Tutarlılık: Kararlar, politikalar ve çalışmalar birbirleriyle uyumlu olmalıdır. Uyumun sağlanması; yapılan düzenlemelerin öngörülebilir olmasını ve paydaşların güven duyacakları bir ortamda çalışmalarını daha verimli gerçekleştirmesini sağlar. 

Sorumluluk: Yapılan çalışmaların tüm süreçlerinde paydaşlar sorumluluklarını üstlenmelidir. Açıklık, katılımcılık, hesap verebilirlik, etkinlik, tutarlılık vb. güçlü sorumluluk gerektirir.

Hesap Verebilirlik: Yapılan çalışmaların tüm süreçlerinde paydaşlar sorumluluklarını üstlenmelidir. Açıklık, katılımcılık, hesap verebilirlik, etkinlik, tutarlılık vb. güçlü sorumluluk gerektirir.

Etkinlik: Kararlar ve politikalar, etkili olmalı ve zamanında yapılmalı, açıkça belirlenmiş hedeflere uygun olarak hayata geçirilmeli, gelecekteki olası etkiler ve geçmişteki alınan derslere göre değerlendirilmelidir. Performans takip edilmeli ve iyileştirme çalışmaları yapılmalıdır.

Adillik: Kararlar ve politikalarda herhangi bir kesimi kayırıcı uygulamalar yapılmaması ve paydaşların tabi olduğu kuralların açık ve net olarak ortaya konularak herkese eşit şekilde uygulanması sağlanır. Bu, paydaşların güven duymalarını sağlar.

Hukuka Bağlılık: Kararlar ve politikalar; hukuk kurallarına uyumlu olmalı, uygun biçimde kabul edilmeli, tarafsız olarak uygulanmalı ve hukuk yolu ile denetlenmelidir. Hukukun üstünlüğü kabul ve tesis edilmelidir. 

Yönetişim Olgunluk Modeli ve Z Kuşağı

Perakende, imalat ve sigorta sektöründe 5 yıldan fazla ticari deneyime sahip olan Ertekin, IT Governance olarak geliştirdikleri “Yönetişim Olgunluk Modeli” ile kurumların yönetişimde ne kadar başarılı oldukları konusunda ölçüm işlemine yardımcı olmayı hedeflediklerini söyledi. Yönetişim seviyesinde yukarı doğru çıktıkça, kurum, paydaşların beklentilerini performans kriterlerine ne kadar yansıtıyor? sorusunu soran Ertekin, kurumsal yönetişime önem veren firmaların uzun vadede daha yüksek finansal performans gösterdiklerini ortaya koyan akademik çalışmalar bulunduğunu ifade etti.

Konuşmasında milenyum kuşağıyla Z kuşağı arasında karşılaştırmalara da yer veren Ertekin, “Z Kuşağı mutlu olmak istiyor; kendini geliştirebildiği, söz sahibi olabildiği, ast-üst ilişkisinin olmadığı, sistemin bir parçası olabildiği kurum ve organizasyonlarda yer almayı tercih ediyor” dedi. Hızlı sonuç almak isteyen Z kuşağının bu özelliğinin önceki nesillerin süreç odaklılık anlayışıyla dengelenmesi gerektiğini belirten Ertekin, “değişim o kadar hızlı ve teknolojiler o kadar yeni ki, tersine mentörlük uygulamaları yaygınlaştı” dedi: CEO’lar, iş hayatına yeni atılmış bir Z kuşağı üyesinden danışmanlık alabiliyor, öğrenebiliyor.

Söyleşide katılımcılarımızın sorularına da cevap veren Ertekin, sektörden uzmanların üniversite öğrencileriyle buluşturulması anlamında üniversitemize teşekkürlerini sundu ve ilerleyen süreçte farklı projelerde iş birliği yapmak istediğini belirtti. Webinarımızda paylaştığı değerli bilgiler için Cantekin Ertekin’e teşekkür ederiz…
 


Son Güncelleme Tarihi: Pa, 05/16/2021 - 22:43